Saçlarına çiçek takmıyor kadınlar...
Bir 'bahar yazısı': Saçlarına çiçek takmıyor kadınlar... Yağmurlu serin bir sabah, yürüdü gitti kadın, koparıp bir ince dal, takamadı saçlarına. Kopup geldi bahar. Parklarda, yol kıyılarında, evlerin son bahçelerinde küçücük, çelimsiz ve fakat çılgın renklerle köpürmüş ağaçlar saltanatı başladı. Mor salkımlar, kırmızı şarap renginde ağaç hatmiler, kadifeler, pembe beyaz çiçekli oya ağaçları, sinemakiler, Japon ayvaları, kısmet ağaçları, sarı çiçekli poruklar, al kırmızı sığla ağaçları, tomurcuk pembe saray laleleri, tomur tomur boya ağaçları... Göğsünde, ince bir sızı gibi baharı duydu kadın. Çiçek açmış bir ağaç kadar özgür olmadığını fark etti; bir leylak dalını koparıp saçlarına takamadı.Yorgun ve umutsuz, yarını düşleyemez buldu kendini; bahara hazır değildi. Kadınlar, mevsimlerden ne çok uzaklaştı! Oysa bahar da yaz ve kış da onların elleriyle gelirdi evlere ve kentlere. Mevsimleri onlar hazırlardı. Kış bitmeden bahar çiçeklerini köpürtürlerdi pencere önlerind...