Caz ve hüzün
"Bir caz müziği gelip geçiyor hüzün", diyor Edip Cansever; defterime yazmışım. Temmuz akşamlarını ve cazın aramızdan o esmer sesiyle geçip gidişini. Bir caz müziği gibi gelip geçti zaman... (Caz'a olan ilgim Erkan Oğur'la başladı. Ve Jülide Özçelik'in Neşet Ertaş yorumlamaları bu ilgimi artırdı. - Neşet'i anmazsam olmazdı tabii.) Caz' ın yazla olan yakınlığını anlatmaya iki sesin benzerliği yetmiyor. Yazlar elbette en çok hüzündür. Hüzün, geceden önce gelip yerleşiyor. Ve konuşuyor sesinde esmer bir yalnızlıkla. Hilmi Yavuz'un 'Akşam Şiirleri'nden bir dizeyle: "Yüzüme bak, hüzüne bakmış olursun". Caz da elbette en çok hüzündür. Kara bulutlar altında sarı bir yağmurluğa bürünüp gelir. Durur öylece, bakar, konuşmaz. Bazı akşamlar da öyledir, susar. Bu sırada, Al Jarreau, o uzun kollarını sallamış, yüzünde dünyaları umursamaz bir gülümseyişle söyler: "We're in this love together". Sesini bütün enstrümanların üstün...